11 Mart 2020 yaşamımızdaki büyük dönüşümlerden birinin başlangıç tarihi. Ülkemizdeki ilk COVID-19 vakasının tespit edilip açıklandığı gün.
12 Mart 2020 itibarıyla ilk kısıtlama önlemleri alınmaya başlandı.
15 Mart 2020 Virüs sebepli ülkemizdeki ilk ölüm.
Okullar kapatıldı, eğitime bir süre ara verileceği duyuruldu. Bazı iş kolları evden çalışma, dönüşümlü olarak ofislerde bulunma modeline geçti.
Bugün baktığımızda başlangıçtan yaklaşık 18 ay geçmiş. O vakitler bize 18 ay sürecek bir kısıtlılık başlıyor deselerdi dehşete kapılırdık. Süreç tüm dünyada aralıklı önlemlerle ilerledi ve bunca zaman geçti. Bir olayın, durumun içinde yaşarken geçen zamanı algımız böyle bir şey. Beklenecek, dayanılacak, katlanılacak süre baştan bilindiğinde korkunç görünür. Oysa süreci yaşarken, bir zaman sonra “Vay be nasıl da geçmiş zaman” deriz.
Bu süreçte neler oldu?
Eğitim başlıca konularımızdan biriydi. İş yerleri bir şekilde işin yürütülmesi adına aldıkları önlemlerle devamlılığı sağladılar. Esnaf ya da küçük işletmeler büyük sıkıntılar yaşadılar. Öğrenci ve öğretmenlerimiz bu süreçte en çok ihmal edilen kesim oldu. Ne zaman biteceği belli olmayan salgın için ülkemizde neredeyse hiçbir hazırlık yapılmadı. Bunu 6 Eylül 2021′ de okullar açıldığında daha iyi anladık. Bir avuç öğrencisi olan ya da köklü özel okullar sistemlerini melez olarak kurdu ve devam etti. Devlet okullarımız ise sınıfta kaldı. Kaybın 3 öğretim dönemi olduğunu söyleyen idareciler çok yanılıyor. Eğitimdeki 3 dönem eksik, gelecek en az 10 yılı etkileyecek.
Melez yaşamlarımız.
Covid-19 hayatımıza birden ve hızla girdi. Geldiği gibi gitmedi. Muhtemelen de gitmeyecek. Sağlıkçılar onunla yaşamanın formüllerini bulacaklar. Bu durumda özel ve iş hayatının devam etmesi için çözümler üretilmeye başlandı. İki gücü birleştirerek yeni modeller ile duruma uyum sağlanmaya çalışıldı. Haftanın belirli günleri ofis, belirli günleri evden çalışmak, yiyecek-içecek yerlerinde masa mesafeleri, saat düzenlemeleri, okullarda yine melez eğitimler.
Peki bu melez modele kimler daha kolay uyum sağladı?
Görev odaklı bireyler. Kendini kolay motive edenler. Bağımsız çalışmayı sevenler. Aksini düşünen ve yaşayanlar bu durumu fırsata çevirdi, yönetilmediğinde işini de ya yapmadı ya da yapar göründü. Aynı durum eğitim hayatında da geçerli oldu. Fırsata çeviren öğrenciler bu süreçte başka beceriler de geliştirdiler mesela.
Öz disiplini olan bireyler. Sorumluluklarının bilincinde oldukları için melez çalışma modeli onları çok da etkilemedi. Yapılacak şeyler belliydi ve onlar devam etti.
İletişimi güçlü olan bireyler. Onlar yüz yüze iletişimde güçlü oldukları kadar yazılı veya çevirim içi görüşmelerde de aynı performansı gösterebildiler. Yapmaları gereken sadece teknolojiyi kullanma becerilerini geliştirmek oldu. Bazılarının buna da ihtiyacı yoktu zaten biliyordu.
Stresini yönetmeyi bilenler. Bu hemen hemen her alanda bireye ayrıcalık sağlayan bir beceridir. Daha olumlu düşünerek, soruna değil çözüme odaklanarak, yeni sorunlarla karşılaştığında bunun için “Ben ne yaparsam …?” diyebilenler.
Ve elbette teknolojiyi iyi kullananlar. Onlar avantajlıydılar. Ancak bu beceriyi kazanmak için yeterince zaman vardı. İşini, eğitimini sürdürmek için gönüllü olan herkes teknolojiyi kullanmayı da becerileri arasına katmayı başardı.
Bu özelliklere sahip olmayanlar ne oldu?
Onlar zaten genelde kurban rolündeydiler. Şikayet etmeye devam ettiler. Nazlanmayı sızlanmayı devam ettirdiler. Hayal kırıklığına uğradılar. “Dur bakalım.” dediler, neyi beklediklerini bilmeden. Performansları düştü. Çok acıklı bir şekilde öğretim hayatını bırakan öğrenciler oldu -ki bunun sebepleri başka bir yazı konusu olur- işten çıkarılanlar oldu. Tükenmişlik yaşandı.
Elbette bazı kişilik özellikleri ya da içimizde çalışan yazılımlarımız melez yaşamı kolaylaştırıyor. Öncü olanlar, iş- yaşam dengesini kuranlar, etkili iletişim kurabilenler, yenilikçi düşünebilenler, zorluklarla başa çıkabilenler, stresini yönetmeyi bilenler, kaoslarla nasıl başa çıkabileceğini bilenler.
Belirsizlik, özellikle de prosedür insanıysanız ya da gerekliliklerle, denenmiş olanla yaşamını sürdürenler için zorludur. Çünkü bu dönem, gelecekle ilgili beklentilerin ve geleceğin net olmadığı bir dönem.
Ne yapalım?
İçimizde çalışan yazılımlara bir bakalım. Önce kendi programlarımızı tespit edelim. Sonra değişebilecek ya da uyum sağlayabileceklerimiz var mı onlar üzerinde çalışalım.
Kendi programına bakmak:
Bir şeye karar verirken her zaman başkalarına mı soruyorsunuz yoksa ne olursa olsun nihai karar sizin mi oluyor?
Eylem olarak bir şeyi başlatan mısınız yoksa olana uyan mı?
Esnekliğiniz nasıl? Değişikliklere kolay uyum sağlayabiliyor musunuz yoksa gereklilikler, zorunluluklar mı sizin tercihiniz?
Önce olması gerekene mi yoksa olmaması gerekene mi odaklanıyorsunuz?
Bir şeyleri kıyaslarken, önce benzer özellikleri mi dikkatinizi çekiyor yoksa farklı olan yönleri mi?
Sürekli geçmiş odaklı mısınız? Geçmişe atıfta bulunarak mı konuşursunuz? Sürekli gelecek odaklı mısınız? “Olacak, yapılacak, alınacak…” diye mi konuşuyorsunuz? Yoksa şimdiki zamanda mı yaşıyorsunuz?
Artık yazılımınızı keşfettiyseniz, memnun olmadığınız ya da olağan dışı durumlarda kullanmak üzere yeni yazılımlarla tanışıp uygulama zamanı. Bu yeni yazılımı tüm bir yaşam tarzı olarak belirlemek istemeseniz bile böyle bir yazılım da olduğunu bilin derim. Muhtemelen bunu bilirseniz, gerekli yerlerde ve durumlarda işinize yarayacak şekilde kullanırsınız.
Belirsizlikten hoşlanmayan, düzenli ve programlı olmayı tercih ediyorsanız biraz daha bağımsız olmayı deneyimleyebilirsiniz. Başka seçenekler olduğunu da unutmayın.
Bir eyleme geçmeden önce uzun uzun düşünüyorsanız, bir kaç eylem adımından oluşan planlar yapmayı deneyebilirsiniz.
Genellemeler yapmayı sevip, değişikliklerden sürprizlerden pek hoşlanmıyorsanız, sizi zorlamayacak farklı bir şeyler yaparak bunu da deneyimleyin.
Detaycı biriyseniz planlarla ve atılacak adımlarla ilgileniyorsunuzdur, büyük resme bakmayı deneyin.
Diğerleri için yaşıyorsanız, motivasyon ve heyecanı kendi içinizde aramayı deneyin.
Ne istemediğinizi söyleyen biriyseniz, bir kerelik de olsa sadece ne istediğinizi düşünüp onu dile getirin.
İş yaşamı ve eğitim-öğretim bundan sonra melez olacak sanırım.
Sevgiler.