İnsan neden soru sorar? Bir şeyi öğrenmek için. Bildiği halde emin olmak için. Konu hakkında bilgi toplayıp yaymak için…Sonuçta merak ettiği için.
Sorduğumuz her sorunun cevabı var mıdır? Cevap mı bilemem ama bir izahı vardır. Geniş düşünmek istedim burada. Günümüz bilgisi ve algısıyla açıklanamayan sorular da var çünkü. Bunlara en azından farklı bakış açılarıyla yorum yapabiliriz.
Her gün belki onlarca soru sorarız. Kendimize soru sorarak başlarız güne. “Bu gün ne giyinsem?” “Bu gün ne yazsam?” “Bu gün ne pişirsem?”…Bu soruları başkasına sorup onlardan cevap da beklediğimiz olur. Soru sorduğumuzda, cevap alamazsak nasıl hissederiz? Bu noktada duygularınızı kontrol etmenizi öneririm.
Peki nasıl soru soruyoruz? Koçlukta ana düşünce olarak benimsediğim “Çocuk meraklılığı ile sormak.” Bunu yaşamın ilk yıllarında yapıyoruz da sonra neler oluyor? Bir çocuk düşünün, sadece ama sadece merak ettiği için soru sorar. İçinde ön yargı, eleştiri, aşağılama vb. yoktur. Öğrenmek için sorar. Büyüdüğümüzde ne olur? Başka amaçlarla da soru soruyoruz. Kızdırmak için, yermek için, eleştirmek için, yorumlamak için…Kilit nokta, sorduğumuz her soruya cevap alabilmek için sormamızdır. Üstelik aldığımız cevaptan tatmin de olmak isteriz. İsteyelim de zaten. Verilen her cevabı olduğu gibi kabul etmek yerine başka sorular da sorarak sindirelim.
Gelin bir koç bakışı ile sorular ve önemine bakalım.
Yukarıda bahsettiğim sorulara küçük sorular diyelim. Cevabını bulmak kolay olan, net cevabı olan. Bir de büyük sorular var. İnsanı düşünmeye sevk eden, cevabı aramamızı gerektiren sorular.
“Yaşamımda, neyin daha fazla olmasını istiyorum?”
“Yaşamımda, neyin daha az olmasını istiyorum?”
İşte size iki büyük soru. Bu soruların cevabı genellikle bir hedefe giden yolu başlatır. O hedefe gitmek için, daha neler olmalı, neler de hayatından çıkmalı.
“… konusunda ilk olarak ne yapmalıyım?”
Buyurun harekete geçiren soru. Bu soruyu sorduğunuzda arkasından mutlaka bir eylem gelir. Sosyal sorumluluk olarak gördüğümüz bir konuda bu soruyu sorduğumuzda hareket ederiz. Mesela bir eyleme destek vermek gibi.
Bir durum, olay ya da kişi hakkında “Buna farklı olarak baksam, onun gözünden, onun yerinden. Neler düşünür, neler hissederdim?” Farklı bakış açılarını anlamak için ideal sorulardan biri. Empati dediğimiz şey bu. Onun yerine düşünmek değil, onun yerinde olsaydım neler olurdu diye düşünmek.
Mesela yapmaktan çok da hoşlanmadığınız bir eylem düşünün. “Onu farklı nasıl yaparsam keyif alırım?”
İçinde seçenek barındıran sorular var mesela. “O” mu? “Bu” mu? gibi. İki şey arasında karar vermek durumunda kaldığımızda sorarız. Bunu karşı tarafa, karar vermesinde yardımcı olmak için de kullanırız. “Annemlere mi gidelim, sinemaya mı?” Cevap genellikle sinema olacaktır 🙂
Seçenek soruları reklamlarda ve siyasette sıklıkla kullanılır. Bu soru çeşidi bireyi bir tercihte bulunması için sıkıştırır. Şampuan, temizlik malzemesi reklamları veya siyasette sık kullanılan “Eskisi .. Şimdi..” Yani “Bizi tercih edin” mesajı.
Kendinizi veya muhatabınızı harekete geçirmek istiyorsanız “Bu konuda bundan sonra neler yapacaksın?” diye sormayı deneyin.
“Çözüm Üretmek” için soru sorun.
“Geçmişte işime yaradı mı?” Evet ise “Bunu şimdi nasıl kullanırım?” Hayır ise “Farklı ne yapabilirim?”
Soruları, karşı tarafı incitmek için değil, onu düşünmeye sevk etmek, cevap aramasını sağlamak için sorun. Soru ileri götürsün. Geçmişe takılıp kalmaya sebep olmasın. Bu sebeple de “NEDEN?” i terk edip, “NASIL?” ı satın alın. Nasıl? geliştirici bir sorudur. Bunu sorduğunuzda yaşamınızda seçenekler yaratırsınız. Bu arada, nedenini bilmeden nasılını bulamayacağımız konular da var. Onlardan başka zaman bahsederim.
Son zamanlarda, sorular hakkında şöyle hissediyorum. Sanki ne sorsam “Sana ne.” cevabı alıyorum. Mesela yok edilen ormanlarımız, kirlenen su kaynaklarımız, iyi gitmediğini düşündüğüm bir toplumsal olay… Şunu duyuyor gibiyim galiba; “Bana cevabı “sana ne” olan sorular sorma! Ben nasıl olsa bildiğimi yapacağım!”
Çocuk meraklılığı ile soru sormaya davet ediyorum. Soru sorarak gelişen çocukları düşünün ve gelişmeye odaklı kalın derim.
DOĞRU YERDE, DOĞRU ZAMANDA, DOĞRU SORU.